Açıklama
Bir ağacın bir efsaneye dönüşmesinin hikayesi…
Çay ağacı 1770 yılına kadar Aborjinler “mucizevi ağaç” olarak adlandırılmıştır. Öyle ki ağaç Aborjinler’in ritüellerine ortak olmuş, yerli halk çay ağaçlarına saygı için törenler düzenlemişlerdir. Genelde sahil bölgesinde yaşayan Aborjinler, tuzun ve güneşin yanıcı etkisine karşılık sihirli çay ağacının yapraklarını kullanmışlar, yanıklarına merhem olan bu ağacı yılın belirli ayları ilkel boyalar ile boyayıp süsleyerek minnetlerini sunmuşlardır. Lakin istila yakındır… Avrupalıların Avusturalya Kıtası’na gelmesi ile birlikte Aborjinler sahillerden daha iç kesimlere yönelirler. Yerli halkın kültürünü öğrenmek isteyen Avrupalıların ilgisini boyanmış ağaçlar çeker. 1770 yılında ise Kaptan James Cook, bu renkli ağaçların bir önemi olduğunu düşünür. Çay ağacından topladığı yaprakları incelemek için İngiltere’ye götürür. İngiltere’de yapılan çalışmalar sonucu bu bitkinin kuvvetli bir antiseptik ve bakterisit olduğu keşfedilmiş ve bu bitkiden uçucu yağ elde edilmesiyle tıbbi alanda resmen kullanılmaya başlanmıştır. Kokusu oldukça taze hissettiren çay ağacı yağı açık renge sahiptir. Hem kokusu hem de hafif yapısı ile cildinizde bahar havası estirir.
Ancak çay ağacının kullanım miktarı ve yağın doğal olması oldukça önemlidir. Fazlaca kullanılması durumunda cildin hassasiyetini arttırmaktadır. Bu nedenle sabun haline getirilmiş çay ağacı, hem kullanım olarak daha kolay hem de hataya mahal bırakmayan türdendir.